( SELAHATTİN BERBER )
  Şiir oku
 

              ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar...
O, rûkü olmasa, dünyada eğilmez başlar,
Vurulmuş temiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilâl uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.
Herc u merc ettiğin edvara ya yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Kabe'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle,
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanı Selahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki; a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.



Müsadenle Süslü Kız

Sevdanın yükünü kaldıramam,ben gidiyorum.
Şimdi sen,kibarlığı tatlı dilinle dilimlersin,
Bense ekmeği böler de yerim
Ve nasır tutar,bükülür çalışmaktan belim.

Bizde sevmek alnından öpmektir.
Ne seni bara götürecek kadar param var
Nede bu soytarılığa göz yumacak kadar sabrım.

Bizim güneşimiz nasırlıdır,hüzün doğar sabahları
Sen canın sıkılınca,tatile çıkar ertelersin aşkları
Şimdi saysam anlatmakla bitmez aramızdaki farkları,
Sen altın kal,ben gümüş böbürlenip anlatma yediğin haltları.

Doyuramam gönlünü süslü kız,az gelirim sana

Benim gözümün üzerinde kaşım var,
Sana bu koca dünya bile çok dar
Ben seversem ömrüm olur,etmem kimselere yar,
Sen sayarsın aşkları,sanırsın ne kadar sevsen kar.

Kim bilir,senin hayalinde kaç mevsim saklıdır
Benimse hep kıştır iklimim,buda yoksulluğun farkıdır.
Satmam sevdamı paraya pula,yaşadığım ülke öz güveninim çarkıdır
Çünkü geçmişe saygım var,hep atalarım haklıdır.

Ben değişemem süslü kız

Hiç özenmem ıslak saçlı delikanlılara
Asla takmam kulağıma küpeyi
Ama hep küpe olur kulağıma,
Giydiği kıyafetle değişirmiş insanların kaderi…

SENİ ÖZLEDİM
Saymadım kaç gün geçti
Yokluğunda.
Özledim.
Ve bekledim geceler boyu.
Adını çağırdım, duyarsın diye,
Duymadın.

Her sokağın başına gölgen düştü.
Bir kıpırtıyla yüreğimde
Koştum.
Ama sen yoktun..

Öyle zordu ki yokluğun!
Ağlamak geldi içimden,
Sustum.

Olur da, gelirsen eğer,
Ağladığımı görmeyesin,
Güçsüzlümü bilmeyesin diye.

Sonra bir haykırıştır koptu işte!
Bağırdım, avazım çıktığı kadar:
Dön, dön seni çok özledim diye.
BİRİCİK AŞKIM GöKNuRuMa seni coook seviyorumm

 
 
  BU SİDEDE COK ŞEYLERLE KARŞILACAKSINIZ  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol